Veri sorumlusu, Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan genel ilkelere ve 6 ncı
maddesinde düzenlenen şartlara uygun bir şekilde, ancak aşağıda yer alan
ilkeler doğrultusunda biyometrik verileri işleyebilecektir.
Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaması: Kişisel verilerin korunması
hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda (Anayasa) düzenlenen temel hak
ve özgürlüklerden biri olması sebebiyle, biyometrik veri işleme faaliyetlerinin
de Anayasa’da öngörülen temel hak ve özgürlükler bakımından temel
güvencelere tabi olması gerektiği açıktır ve bu noktada ölçülülük hususu
büyük önem arz etmektedir.
Başvurulan yöntemin işleme amacına ulaşılabilmesi bakımından elverişli
olması, veri işleme faaliyetinin ulaşılmak istenen amaç için uygun olması: Bu
ilke ile veri sorumlusunun ulaşmak istediği amaç bakımından başvuracağı
yöntemin elverişli olması hususu ifade edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin
28.09.2017 tarihli ve E.2016/125, K.2017/143 numaralı kararında elverişlilik,
“getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olması” şeklinde
tanımlanmıştır. Biyometrik veri işleme faaliyetinin ulaşılmak istenen amaç
için uygun olması gerekmekte olup, aracın yardımıyla istenilen neticeye
yaklaşılabiliyorsa, o aracın elverişli olduğu kabul edilebilecektir6.
Biyometrik veri işleme yönteminin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli
olması: Anayasa Mahkemesi’nin 28.09.2017 tarihli ve E.2016/125, K.2017/143
numaralı kararında vurgulandığı üzere; “(…) “gereklilik” getirilen kuralın
ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını (…) ifade eder.” Gereklilik
ilkesi, aynı amacın gerçekleşmesine olanak tanıyan birden fazla aracın olması
durumunda bunlar arasından en az müdahaleci olan aracın seçilmesidir.