Skip links

Kişisel Veri ve Anonimlik

KİŞİSEL VERİ ve ANONİMLİK
Verinin önemine değindikten sonra günümüz dünyasında ve özellikle de dijital dünyada çok daha önemli bir yer tutan bir veri türünden bahsedebiliriz: “Kişisel Veri”. Kişisel veri nedir? 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na göre: “Kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir. Bu bağlamda sadece bireyin adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi onun kesin teşhisini sağlayan bilgiler değil, aynı zamanda kişinin fiziki, ailevi, ekonomik, sosyal ve sair özelliklerine ilişkin bilgiler de kişisel veridir.” [2] Yani tanımını ortaya koyduğumuz “veri” kavramının bir alt kümesi olarak “kişisel veri” belirli gerçek kişilerle ilişkilendirilebilen veri türüdür. Herhangi bir alanın herhangi bir konusunda sahip olunan çok, çeşitli, doğru ve tutarlı verilerin düzgün işlenmesi ve yorumlanması sayesinde alınacak kararların maddi, ticari, bilimsel, askeri ve daha bir çok farklı boyutta avantajlar sağlanabileceğini açıkladık. Aynı düzlemde kişisel verilerin toplanması, saklanması, işlenmesi ve yorumlanması bir ya da birçok sayıda insan hakkında etkileyici kararlar verilmesine, manipüle edici aksiyonlar alınmasına ve planlanmasına imkân verebilmektedir. Bu da beraberinde kişisel verilerin toplandığı, saklandığı ve işlendiği mecralarla alakalı soru işaretleri, çekinceler ve tepkiler getirmektedir. Özellikle de 21. yüzyılın ilk çeyreğinin son yılları itibariyle gündelik ve iş hayatının hiç olmadığı kadar içine dahil olan dijital ortamlarda bu gibi durumlara çok daha fazla rastlanmaktadır.
Bir taraftan kullanıcılarının birçok ürün ve hizmetten günlük ya da profesyonel amaçlarla ücretsiz olarak faydalanmasına imkân sağlayan bu işleyiş diğer yandan kullanıcıların akıllarında “kişisel verilerinin güvende olmaması ya da 3. kişilerle paylaşılması” konularında birer soru işareti bırakabilmektedir. Nitekim 1983 yılında Alman Anayasa Mahkemesi’nde verilen “bilgilerin geleceğini kendilerinin belirleme hakkı” olarak tanımlanabilecek “Informationelle Selbstbestimmung” kararına göre de bu kişisel veriler; yetkili kişiler tarafından ve meşru amaçlarla saklanmalı, işlenmeli ve yorumlanmalıdır. [3] Aynı şekilde 2014 yılında Avrupa Adalet Divanı tarafından Google hakkında verilen “kişilerin bazı durumlarda kendisi ile ilgili bilgilere yönlendirilen linkleri sildirebilme” kararı da buna örnek olarak verilebilir. Burada verilen kararın kamuoyundaki adlandırması da “Right to be Forgotten [4] (Unutulma Hakkı)” şeklinde olmuştur.
Tam da bu noktada “anonimlik” kavramına değinmeliyiz. Anonimlik, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda “Anonim hâle getirme: Kişisel verilerin, başka verilerle eşleştirilerek dahi hiçbir surette kimliği belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiyle ilişkilendirilemeyecek hâle getirilmesini ifade eder.” şeklinde geçmektedir. [2]
Buradan hareketle özellikle dijital mecralardaki ürün ve hizmet geliştirmelerinde ya da özelleştirilmiş reklamlarla gelir düzeyini arttırma konularında “anonimlik” ilkesine riayet ederek, hukuki çerçeveler içerisinde kişisel verilerin güvenliğine dair bir sorun yaratmadan ticari faaliyetler sürdürülebilir denebilir. Buna ek olarak verilerin 3. kişiler tarafından zorla ele geçirilmesine de mahal verilmediği durumda az önce bahsettiğimiz kamuoyunun akıl ve vicdanlarında oluşabilecek soru işaretlerinin ortadan kaldırılabilmesi mümkün olacaktır.